
Helikopterin Tarihçesi
Çalışma Prensibi
Havacılığın baş döndürücü dünyasında, helikopterler kendi benzersiz yerlerini tutarlar. Dikey kalkış ve iniş yetenekleri ve manevra kabiliyetleri sayesinde, helikopterler sivil ve askeri kullanımlar için önemli araçlar haline gelmiştir. Ancak, helikopterin bugünkü başarısına ulaşması uzun bir tarihçenin ürünüdür.
Erken Dönemler ve Rönesans:
Helikopter fikri, insanların binlerce yıl boyunca uçma hayaline dayanır. Eski çağlardan itibaren, dönme kanatlarla donatılmış hava aracı tasarımları görülmektedir. Rönesans döneminde, Leonardo da Vinci gibi dâhiler, dönme kanatlarla donatılmış hava aracı tasarımları üzerinde çalıştılar. Ancak, o dönemin teknolojisiyle, bu tasarımların gerçekleştirilmesi mümkün değildi ve sadece kâğıt üzerinde kaldılar.

19. Yüzyıl ve İlk Denemeler:
19. yüzyılda, helikopter fikriyle ilgili bazı önemli gelişmeler yaşandı. Birçok mucit, dönme kanatlarla donatılmış hava aracı tasarımları üzerinde çalıştı. Ancak, bu dönemin teknolojisi ve malzemeleri, helikopterin pratik olarak uygulanabilir olmasını engelliyordu. Önemli örnekler arasında W.H. Phillips ve Louis Pierre Mouillard gibi isimler yer alır. Ancak, bu dönemdeki helikopterlerin uçuş kabiliyeti sınırlıydı ve çoğu zaman sadece deneme aşamasında kaldılar.

20. Yüzyıl ve Modern Helikopterler:
yüzyılın başlarında, birçok mucit helikopter tasarımları üzerinde çalışmaya başladı. Bu dönemde, helikopterin temel prensiplerini anlamak ve uygulanabilir bir model geliştirmek için birçok deneme yapıldı. Igor Sikorsky, bu süreçte önemli bir rol oynadı. Sikorsky, 1939'da dünyanın ilk pratik helikopteri olan VS-300'ü geliştirdi. VS-300, döneminin diğer helikopterlerinden farklı olarak, istikrarlı bir şekilde uçabilen ve manevra yapabilen bir tasarıma sahipti.
Sikorsky'nin başarısıyla birlikte, helikopter teknolojisi hızla ilerlemeye başladı. İkinci Dünya Savaşı sırasında, helikopterlerin askeri kullanımı arttı ve çeşitli görevlerde kullanılmaya başlandı. Savaş sonrası dönemde, helikopterlerin sivil kullanımı da giderek arttı ve acil durum hizmetleri, turistik uçuşlar, nakliye ve diğer alanlarda yaygın olarak kullanılmaya başlandı.
Helikopterin bulunuş hikayesi, uzun ve zorlu bir yolculuğun ürünüdür. Birçok mucit ve mühendis, helikopteri hayal etmek ve gerçekleştirmek için yıllarını harcadı.

Döner Kanatın Efsanesi
Juan de la Cierva y Codorníu, 21 Eylül 1895'te İspanya'nın Murcia şehrinde doğdu. Genç yaşta havacılığa olan ilgisi ve yeteneği fark edildi ve Madrid Politeknik Okulu'na devam etti. Havacılık alanında ileri eğitim aldıktan sonra, aerodinamik ve uçuş mühendisliği konularında uzmanlaştı.
Cierva'nın en önemli katkılarından biri, o dönemdeki uçakların karşılaştığı önemli bir sorun olan stall (durma) fenomenini aşmaya yönelik çalışmalarıdır. 1920'lerde, geleneksel uçakların düşük hızlarda ve düşük irtifalarda kontrol kaybına uğrama eğilimi vardı. Cierva, bu soruna çözüm bulmak için dönme kanatlarla donatılmış bir uçak tasarladı. Bu tasarım, dönme kanatlarının hava akımını sağlamak için dönmesini sağlayarak, uçağın düşük hızlarda ve düşük irtifalarda dengede kalmasını sağladı.
Cierva'nın icadı, 1923 yılında ilk başarılı autogiro uçuşunu gerçekleştirdiğinde ticari önem kazandı. Autogiro, dönme kanatların sabit bir kanada bağlı olduğu ve itiş gücüne ihtiyaç duymadan dönerek ilerleyen bir hava aracıydı. Bu, uçağın güvenliği ve istikrarı için bir dönüm noktasıydı.
Cierva'nın autogiro tasarımı, sivil havacılıkta ve askeri alanda geniş bir kullanım buldu. Özellikle, posta taşımacılığı, keşif görevleri ve acil durum hizmetlerinde yaygın olarak kullanıldı. Cierva'nın çalışmaları, modern helikopter tasarımının temelini oluşturdu ve helikopter endüstrisinin gelişmesine büyük ölçüde katkıda bulundu.
Juan de la Cierva, havacılık alanındaki yenilikçi çalışmalarıyla tanınan bir dâhi olarak kabul edilir. 9 Aralık 1936'da hava aracının kontrolünü kaybedip kaza geçirerek hayatını kaybetmiştir. Ancak, mirası, havacılık dünyasında ve teknoloji alanında hala yaşamaktadır.

Helikopterler Nasıl Çalışır
Helikopterlerin çalışma prensibi, aerodinamik prensiplere ve mekanik sistemlere dayanır. Ana rotor, helikopterin üzerinde bulunan büyük dönme kanadıdır ve helikopterin havada kalmasını sağlayan kaldırma kuvvetini oluşturur. Ana rotor, genellikle helikopter gövdesine sabitlenmiş bir rotor mili etrafında döner. Rotor kanatlarının açısı, dönme hareketi sırasında havayı aşağıya doğru iterek helikopteri yukarıya doğru kaldıracak olan kaldırma kuvvetini oluşturur. Bu süreç, Bernoulli ilkesi ve dönme kanadının etkisiyle açıklanır.
Helikopterlerin yönünü değiştirmesi için ise farklı kontrol sistemleri kullanılır. Örneğin, ana rotorun dönüş hızını değiştirmek, helikopterin yatay yönde hareket etmesini sağlar. Bu, pilotun kontrol çubuklarına uyguladığı kuvvetlerle veya helikopterin otomatik stabilizasyon sistemleri tarafından gerçekleştirilebilir. Ayrıca, helikopterlerin dönme hareketini dengelemek için kuyruk rotoru adı verilen küçük bir rotor kullanılır. Kuyruk rotoru, helikopterin dönme hareketini dengelemek için yatay yönde bir itme üretir ve helikopterin istikrarını sağlar.
Helikopterlerin güç kaynağı genellikle içten yanmalı motorlardır. Bu motorlar, ana rotorun dönmesi için gerekli olan gücü üretirler. Motorlar, genellikle helikopterin gövdesinin üzerinde veya altında bulunur ve bir aktarım sistemi aracılığıyla ana rotoru döndüren bir şafta bağlıdır. Bu motorlar ayrıca helikopterin yatay hareketini sağlamak ve istenen hıza ulaşmasını sağlamak için de kullanılır.
Sonuç olarak, helikopterlerin çalışma prensibi, ana rotorun dönme hareketiyle oluşturulan kaldırma kuvveti ve motorlar tarafından sağlanan itme gücüne dayanır. Bu karmaşık etkileşim, helikopterin dikey kalkış ve iniş yapmasını, hava hareketlerinde manevra yapmasını ve istenilen konumlarda sabit kalmasını sağlar.